Planlı Eskitme ve Planlı Yenileme
Yirminci ve bilhassa yirmi birinci yüzyıl, insanlığın sözvarlığına yepyeni terimlerin ve kavramların yerleşmesini sağladı. Bunun yanı sıra birtakım sözcükler yan anlamlar, daha doğrusu teknolojiye, sanayiye bağlı dallanmalar geliştirir oldu. Bunlardan modası geçmek hemen hemen son yüzyılın ürünü bir kavram iken yavaşlamak ise geride bıraktığımız çeyrek yüzyılda yeni bir yan anlam kazanan sözcük oldu. Peki, anbean tanık olduğumuz bu gelişmeler irademiz dışında mı gerçekleşiyor? Bir "meta"nın modasını belirleyen kim, kimler, ne veya nelerdir? "Yavaşlama"nın kaynağı nedir? Durağan madde yavaşlar mı? Bunlar gibi pek çok soru, aslında "planlı eskitme" veya bunu tamamlayan "planlı yenileme" terimleri ile doğrudan ilgili.
Planlı eskitme, çok genel olarak, bir teknolojik ürünün kasıtlı ve istemli olarak bir süre sonra işlevlerini yerine getirmemeye başlamasının ve arka planda, tüketicilerin bire bir aynı işlevi gören "yeni"lerini edinme ihtiyacı hissetmelerinin sağlanmasıdır. Planlı eskitme kapsamında üreticiler -ömürlerini uzun tutmak ellerinde olsa da- her ürüne bir ömür biçerler ve bu ömür tamamlanmadan veya tamamlanmaya yakın bir zamanda, aynı ürünün çok ufak farklarla da olsa yeni özelliklerle donatılmış veya şekli değiştirilmiş sürümlerini satışa sunarlar. Zaman zaman, özelikle akıllı telefon, tablet, televizyon, bilgisayar veya otomobil gibi artık modern yaşamın vazgeçilmezleri arasında yer alan teknolojik cihazlarımızı odak noktası yaparak "Telefonum çok yavaşladı.", "Artık kamerası iyi fotoğraf çekmiyor.", "Arabam sanayiden çıkmıyor." veya "Bilgisayarım on dakikada zor açılıyor." cümlelerini kurduğumuz olur. Bu cümleleri son yıllarda daha sık kurmaya başladık desek, yerinde. Örneğin iki yıl önce satın aldığımız, dönemine göre oldukça "üst seviye" tabir edilen bir telefon, artık işlevlerini yerine getirirken takılmalara, zorlanmalara başlamıştır. Aradan bir-iki yıl daha geçtiğinde o cihaz artık hem yazılım hem de donanım özellikleriyle neredeyse kullanılamaz hâle gelir. Yeni çıkan yazılımları veya yazılımların "zorunlu" tutulan güncel versiyonlarını çalıştıramaz veya üretici tabiriyle ilgili cihaz artık "desteklenmez" olur. Bu durumda da, eski telefonu elden çıkarıp son model, yeni bir telefon almak şart olur. Telefonu çıkarıp yerine istediğiniz bir ürünü koyun ve gerekli uyarlamaları yapın: otomobil, elektrikli süpürge, kot pantolon, kombi, hatta tencere ve tava. Bir süre sonra ister istemez bir yenilemeye gidileceği muhakkak. Bir de işin "moda" boyutu var. Çoğu tüketici, bir süre sonra "moda"ya uymak için çalışır ve sorunsuz durumdaki cihazını dahi yeni çıkanıyla değiştirme ihtiyacı hissedebilir. Reklamlar, satış politikaları, çeşitli göz boyamalar ve aynılığı farklı bakış açısıyla farklılık olarak sunmak da bunda oldukça etkili. İnsan psikolojisiyle doğrudan ilişkili olabilecek bir durum bu. Peki sorun bizde mi? Pek de değil aslında. "Büyük resmi" görmek lazım.
Geçtiğimiz günlerde Apple, çeşitli bahaneler öne sürerek, bir süre sonra eski telefonlarını kasıtlı olarak yavaşlattığını itiraf etti ve bu olay, planlı eskitme konusunu sıcak bir gündem maddesi hâline getirdi. Her ne kadar kısa bir süre sonra bu skandalı unutacak ve "normal" yaşamlarımıza geri dönecek -hatta dönmüş- olsak da, "planlı eskitme" ve "planlı yenileme" kavramlarının aklımızın bir köşesinde bulunmasında fayda var. Planlı eskitmeyi yukarı da genel olarak açıkladım. Üzerinde derin derin düşünmek gerek bu kavramın. Esasında, planlı eskitmenin ekonomik, toplumsal, kültürel, psikolojik pek çok boyutu var. Hemen akla gelebilecek çok basit bir örnek olarak şu önermeyi sunabilirim size: Planlı eskitme olmasaydı, insanlar ömürleri boyunca bir telefon alıp onu kullanabilirlerdi. Evet, bu bizim gibi sıradan tüketiciler için "çok iyi olur, çok da güzel olur"du, değil mi? Peki bu durumda üreticilerin tutumu ne olurdu? İşverenler, işçiler, çalışanlar açısından durum nasıl vaziyet alırdı? Bunların cevabını bulmak da kolay aslında. Üreticiler ya kısa sürede iflas ederlerdi ya da sürümden kazanmak yerine ürettikleri cihazların/ürünlerin fiyatlarını çok çok yüksek tutup bu şekilde mevcudiyetlerini sürdürmeye çalışırlardı. Peki bu üreticiler bünyesinde istihdam edilen milyonlarca insan? Ayrıca bu cihazların/ürünlerin dağıtımını, satışını, pazarlamasını, reklamını yapan ve bu sayede geçimini sürdürmeye çalışan yine milyonlarca insan? Muhtemelen onlar da işsiz kalırdı ve bir "ekonomik kaos" ortaya çıkardı. Ya da en iyimser tahminle, bugünkü ekonomik düzen bambaşka olurdu. Dolayısıyla "Planlı eskitme kötü bir şeydir." şeklinde düşünmeden önce işin bu yönünü de akıllara getirmek gerek. Planlı eskitme sayesinde üretimin devam ettiğini, ekonominin/ekonomilerin ayakta kalabildiğini ve insanların istihdam edilebildiğini söylemek mümkün. Ancak.... Planlı eksiltmenin olumsuz yönleri de hemen hemen aynı ağırlıkta: Ürünleri tamir edip yeniden kullanmak yerine atıp yenisi almak çevre kirliliği, besin kirliliği, doğal kaynakların daha hızlı tükenimi, hane bütçesinin olumsuz yönde etkilenmesi gibi farklı olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca sermaye küresel çapta birkaç ülke, şirket veya aile elinde olabilmekte, bu da gelir adaletsizliğine, ekonomik dengesizliğe sebep olmaktadır.
İşin diğer yarısı veya tümleyeni, "planlı yenileme" ise tarafımca türetilen bir terim. Planlı eskitme işin öncesiyle ilgiliyken yenileme sonrasıyla ilgili. Bana göre, önümüzdeki -en azından- on yıl içerisinde piyasaya sürülecek telefon, televizyon, otomobil, bilgisayar donanımı gibi metaların tasarımları, işlevleri, özellikleri belirlenmiş, hatta bunların çoğunun üretim aşamaları planlanmış durumda. Üreticiler, bunları piyasaya sürmek için sadece doğru zamanı bekliyor. Ürünleri aşama aşama piyasaya arz edip satışın ve tüketimin devamlılığını korumak varken niçin kapasitenin ve yeniliklerin tamamını tek seferde kullanıp bitirmek olsun? Üstelik bunun sadece donanım/ürün düzeyinde değil, yazılım düzeyinde ve kavramsal düzeyde de olduğunu savunuyorum. Daha işlevsel, insan yaşamını çok daha kolaylaştıracak pek çok yazılımın planlaması büyük ihtimalle yapılmış durumdadır. Veya Full HD, QHD, Ultra HD (4K) gibi çözünürlüklerin sonraki aşamaları, belki de 10K çözünürlük için gerekli altyapı ve süreç tamamlanmış durumdadır, kim bilir? Kim bilir bazı teknolojik gelişmeler, cihazlar "İnsanlık henüz buna hazır değil!" denilerek kapalı kapılar ardında bekletilmektedir.
Peki planlı eskitmeye ve yenilemeye karşı koymak mümkün mü? Bir dereceye kadar mümkün, ama çoğu durumda mümkün olmayacaktır. Örneğin, kullandığınız akıllı telefon için yayımlanan her güncelleme bir artı, bir yenilik veya güvenlik açığı önlemi olarak sunulsa da, esasında bunlar cihazınızı yavaşlatan bir nevi virüs işlevi de görür. Bu hususta, yıllar öncesinden başlamak kaydıyla kendimce bir sınama yapmaya karar verdim. Önceki akıllı telefonumu kullandığım esnada, yayımlanan her güncellemeyi vakit kaybetmeden uyguladım. Güncellemeler benim için pek yenilik sunmasa da, bunları yüklemenin "yararlı" olacağını düşünüyordum. Ancak birkaç yıl geçmeden telefonum kullanılamayacak derece yavaşladı ve cihazımı yenilemek, "yeni" bir cihaz satın almak durumunda kaldım. Satın aldığım yeni akıllı telefonumu ise 3 yıldan fazla bir süredir kullanıyorum ve bu süre boyunca hiçbir güncellemeyi kabul edip yüklemedim. Ve, evet, tahmin edebileceğiniz gibi, telefonum neredeyse ilk günküne yakın bir performansta çalışıyor. Peki bu durum ömür boyu böyle mi devam edecek? Elbette hayır. Üreticiler bu tür durumlar için de tedbirlerini almış ve aralarında anlaşmış durumdalar. Tahminimce, yakın bir gelecekte, belki de bu yıl içerisinde telefonuma herhangi bir güncelleme yapmamam durumunda, ihtiyaç duyduğum birtakım uygulamaları kullanamamaya başlayacağım. Zira WhatsApp, YouTube gibi temel uygulama durumundaki uygulamalar, bir süre sonra cihaz yazılımının güncel olmasını zorunlu tutuyor ve siz de isteseniz de istemeseniz de güncelleme yapmak durumunda kalıyorsunuz. Bu durumda da, güncellemeden sonra yavaşlık "yavaş yavaş" veya "birden" ortaya çıkar hâle gelerek planlı eskitme/yenileme kısır döngüsüne dâhil oluyorsunuz. Yine de ben, sınırları zorlayıp sonucu görme düşüncesindeyim. Bakalım, beş-altı yılı dayanabilecek miyim bir "yenileme" veya "güncelleme"ye gitmeden.
Bir yorum yapabilir veya soru sorabilirsiniz.