Günübirlik Bandırma İzlenimlerim
Deniz kıyısında bulunduğundan olsa gerek, "Bandırma" denilince çoğu kişinin aklına, bu ilçenin de Bodrum, Fethiye, Alanya gibi sahillerinde denize girilebilen turistik ilçelerden biri olduğu gelir. Oysa burası esasında bir "liman ilçesi"dir. Açıkçası ben de burayı görene kadar, insanların denize girebildiği geniş ve temiz sahilleri olan turistik bir ilçe sanıyordum Bandırma'yı. Geçtiğimiz haftasonu ÖSYM görevi dolayısıyla İnegöl ve ardından Bandırma'daydım. İnegölde'ki görevim oldukça kısaydı ve oradaki görevimin hemen ardından Bursa üzerinden Bandırma'ya geçtim. Balıkesir'in bu küçük, ama gelişmiş ilçesinin girişinde palmiye ağaçları, bir mezarlık ve envai çeşit fabrika gözüme çarptı. Düzenli bir ilçe izlenimi veren bu görüntülerin ardından, görev yerime geçtim ve akşam yedi civarında görevimi tamamladıktan sonra, kalacağım otele doğru yola çıktım. Tabii hava çoktan kararmıştı ve yaklaşık on saatlik yolculuğun ardından biraz da yorulmuştum. Dolayısıyla bu şirin ilçeyi tanımayı ertesi güne bıraktım.
Pazar sabahı saat yedi ile sekiz arasındaki ufak bir görevden sonra, görev yerim olan Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin hemen yanındaki hastane önünden 10 numaralı otobüs ile ilçe merkezine geldim. Daha doğrusu, ilçe merkezine yakın bir yerde otobüsten inip merkeze doğru yürümeyi tercih ettim. Bu arada, otobüs dediysem, büyük şehirlerdeki 40-50 koltuklu belediye otobüsleri gelmesin aklınıza. 20 kişilik minibüsler, burada "özel halk otobüsü" olarak adlandırılıyor, fakat henüz "Türkiye'nin başkenti"ne dahi gelememiş olan dokunmatik kartlı sistem bu ufak ilçenin otobüslerinde kullanılıyor. Kartı olmayanlar ise, 1.75 TL'lik ücreti bozuk para ile ödeyebiliyorlar. İlçede mesafeler kısa olduğu için ulaşım da rahat. Zaten ilçenin bir ucundan bir ucu (merkezi yerler) 4-5 kilometre ya var ya yok. Bu ise yürünerek bir, bilemediniz bir buçuk saatte katedilebilecek bir mesafe. Trafik yok denecek kadar az, fakat büyük bir otopark sorunu söz konusu. Caddelerde sağlı sollu park etmiş araçlar, bekleme yapanlar vs. derken, ufak da olsa bir şaşkınlık yaşıyorum.
Otobüsten indiğim yer Ordu Caddesi imiş. Öğrendiğim kadarıyla Bandırma'da üç büyük cadde var: Atatürk Caddesi, İsmet İnönü Caddesi ve Ordu Caddesi. Tabii büyükçe de bir meydan: Cumhuriyet Meydanı. Seçim öncesi olduğu için her yerde çeşitli siyasi partilerin bayrakları asılı. Tam bir israf doğrusu. Her neyse... Akşam Kıraç'ın bir konseri varmış ve bundan dolayı hummalı bir çalışma yürütülüyordu. Görevim gereği öğleden sonra Bandırma'dan ayrılmak durumundaydım, ama konsere katılmayı, en azından şöyle uzaktan bir göz atmayı isterdim doğrusu. Pazar sabahı ve hava hafiften sıcak. Denizin kokusu ve martıların sesi fark edilmeyecek gibi değil. İlçenin ana caddeleri üzerinden, nereye gideceğimi bilmeden ilerliyorum ve bir müddet sonra deniz kenarına ulaşıyorum. Gözüme İDO'nun terminali ilişiyor. Buradan İstanbul'a deniz hatları varmış, feribot da dahil. Ve yine duyduğum kadarıya Bandırma halkı haftasonları bu hat ile İstanbul'a gidip alışverişlerini orada yapıyormuş. Kimilerine göre bu yönüyle Bandırma, Balıkesir'in değil de İstanbul'un bir ilçesi gibiymiş. Terminalden biraz daha ilerleyince koca koca gemiler ilişiyor gözüme. O an buranın bir turistik ilçe değil, liman yerleşkesi olduğunu anlıyorum ben de. Eti Maden İşletmeleri limana hakim. 140 bin nüfusa sahip bu ilçenin gelişmiş olması da bu sanayi ve madencilik sayesinde olsa gerek.
Sahilden Erdek ilçesi ve Kapıdağ Yarımadası net olarak görülüyor. Yarımadanın tepelerinde ise rüzgar gülleri kurulmuş. Ayrıca tepenin üzerindeki 17 Eylül yazısı ve ay-yıldız da çıplak gözle seçilebiliyor. Sahil kenarından geçerken balıkçılar hali dikkatimi çekti. Çeşit çeşit balık ve onlarca dükkan. Sabahın erken saatleri ve de hafta sonu olmasına rağmen herkes işinde gücünde. Biraz daha ilerledikten sonra ilçenin tek meydanı olan Cumhuriyet Meydanı'na ulaşıyorum. Meydanın hemen yanında bir okul var. Sınav yapılacağı için biraz kalabalık. Sahile doğru biraz daha ilerliyorum. İstanbul'daki Boğaz Köprüsüne benzer minyatür bir köprü karşıma çıkıyor. Bandırma'nın simgesi bu olsa gerek. Buna rağmen pek çok kişi bu köprünün amaçsız ve boşa yere inşa edildiğini, hatta deniz manzarasını engellediğini düşünüyor. Oysa bana göre bu minyatür köprü değişik bir simge olmuş ve ayrı bir hava katmış ilçeye. Adı "Aşk Köprüsü"ymüş. Rengarenk şeritlerinin üzerinden yürüyüp karşıya geçiyorum. Buıraya upuzun bir dalgakıran inşa edilmiş. Yaklaşık 1-1.5 kilometre ve üzerinde insanlar koşuyor, yürüyor veya balık tutuyor. Tabii kediler de fırsattan istifade hem güneşleniyor, hem de balıklardan paylarına düşecekleri bekliyor. Ayrıca, Bandırma Belediyesi buraya sokak kedileri için bir de ev yaptırmış. Dalgakıranın sonunda sonunda ise bir deniz feneri var. Ben de bu dalgakıran üzerindeki yolu sonuna kadar yürüyüp manzaranın tadını çıkarıyor, bir taraftan da onca yolu, güneşe karşı nasıl geri döneceğimi düşünüyorum.
Dönüp sahil boyunca yürümeye devam ediyorum. Sahilin sağ kesimine büyük bir park ve yürüyüş yolu inşa edilmiş. Ben de yorgunluğa aldırmayıp parkı deniz kenarından baştan sona dolaşıyor ve arada sırada banklara oturup dinleniyorum. Bazen de kayaların üzerinden denizin kenarlarına bakıyorum. Açıkçası burada deniz son derece kirli. Bunda, Bandırma'nın bir sanayi ilçesi olması etkili. Büyüklü küçüklü pek çok deniz anası adeta kıyılara vurmuş. Kağıt, poşet, pet şişe gibi çöplerin ise haddi hesabı yok. Aynı durum deniz kenarına yerleştirilmiş kayaların araları için de geçerli. Maalesef bu kaya parçaları arasındaki her türlü boşluk adeta "boş geçilmemiş" ve birer çöplük olarak kullanılmış. Ülkemizde bu bir gelenek halini almış olacak ki, benzer sahil kenarlarında aynı manzarayla karşılaşmamak mümkün değil. Fakat tüm bu olumsuzlukların aksine parklar, bahçeler, cadde ve sokaklar temiz ve bakımlı. Yerde sigara izmariti dahi yok, neredeyse.
Bandırma halkı da, daha çok "temiz yüzlü" tabir edilen insanlardan oluşmakta. Yardımsever ve cana yakınlar. Büyükşehir insanlarının aksine kaba saba olmaktan uzak bir tutum sergiliyorlar. En azından ilk izlenimlerim o yönde. Coğrafi açından ise ilçe genel olarak düz bir arazi üzerine kurulmuş olsa da, bazı dik yokuşlar hayli yorucu. Bilhassa sahil kesiminden şehirler arası yola çıkış kısmı oldukça engebeli. Şehirler arası yolun karşı tarafında Altıncı Ana Jet Üssü bulunuyor. Normalde bu üssün yakınlarında oturanlar uçak gürültüsünden şikayetçiymiş, ama benim orada bulunduğum zaman dilimi içerisinde hiçbir uçak sesi ilişmedi kulağıma. Sınava girecek öğrenciler için bir düzenleme yapılmış olsa gerek.
Bandırma'da Ne Yenir?
Tekrar ilçe merkezine doğru ilerliyorum. Karnım acıkmış olacak ki, gelir gelmez lokantalara kayıyor gözüm. Bandırma'ya özgü bir yemek olmadığını biliyorum, ama "Gerçek Tarihi Bandırma İskender" tabelasını görünce, bir de üstüne Savaş Ay, Mustafa Keser gibi birkaç ünlünün bu mekanda çekilmiş fotoğraflarını fark edince, ayaklarım o yöne doğru hareket etmeye başlıyor. İskender ve kebap tarzı yemekleri her zaman sevmişimdir, fakat açıkçası bir "gurme" değilim. Tek niyetim farklı ve yöreye özgü bir şeyler tadarak karnımı doyurmak. Yuvarlak bir tabakta yoğurtla birlikte servis edilen bu "tarihi Bandırma iskenderi"nin diğer iskenderlerle farkını göremedim, daha doğrusu tadamadım. Hiçbir zaman "şuranın şusu iyiymiş, haydi hoppa oraya gidelimci"lerden olmadığımdan belki, o "ince ayrıntı"ların farkına varamıyorum bir türlü. Açıkçası bir de burada, kesilen etlerin çıplak elle tabağa dizildiğini görünce, doğrusu lezzet farkını vs. aklıma getirecek gücü kendimde bulamadım. Bu, benim için kötü bir tecrübe oldu galiba. Sonuç olarak, "tarihi iskenderci"nin benim için herhangi bir iskenderciden farkı yoktu. Bandırma'daki balık çeşitliliğinden yukarıda bahsetmiştim. Alternatif olarak balık da yenilebilir. Ben deöyle yapsam daha iyi olacakmış, ama iş işten geçti. Bir de, yöreye özgü olmasa da Çiğ Börek (Çi olarak da bilinir) de tadabilirsiniz.
Bandırma'dan Ne Alınır?
Maalesef, hiçbir şey. En azından ben Bandırma'ya özgü bir hediyelik eşya veya süs eşyası gibi bir ürün göremedim. İlçenin ana caddeleri üzerinde hep bilindik markalar, bilindik dükkanlar var, birkaç da büyük, ev eşyası satan mağaza. Bu bakımdan Bandırma'nın kendini geliştirmesi şart. En azından, bir liman ilçesi olması dolayısıyla ufak gemi maketleri, minyatür liman modelleri veya hiç olmazsa kartpostal tarzı ürünler üretilip dükkanlarda satılabilir. Kaşif Acar Caddesi üzerinde pek çok dükkan mevcut. Sanırım dükkan sayısının ve çeşitliliğinin en çok olduğu cadde burası. Bunun yanı sıra, Bandırma'nın Bursa tarafındaki çıkışında Liman adlı büyük bir alışveriş merkezi inşa edilmiş. Vakit darlığı sebebiyle görme imkanım olmadı, ama bilindik alışveriş merkezlerinden bir farkı olmasa gerek.
Bandırma'nın Turistik Yerleri
Bandırma'nın merkezinde olmasa da, yakın bölgelerinde pek çok turistik mekan mevcut. Ben, görevim dolayısıyla maalesef buralara gidemedim, ama en kısa zamanda gitmek düşüncesindeyim. Bahsettiğim turistik mekanların başınnda ise Bandırma Arkeoloji Müzesi, Şehitler Anıtı, Manyas Kuş Cenneti, Erdek Adası, Kapıdağ Yarımadası, Avşa Adası gibi yerler ve bazı arkeolojik kalıntılar, tarihi tapınaklar vs. geliyor. Özellikle Bandırma'nın MÖ 6 bin yıllarına tarihlendirilen geçmişine dair izler görmek, bölgeyi tanımak açısından çok faydalı olacaktır.
Ya o kadar kötü yorumlar yazmışsınız ki anlam veremiyorum Türkiyenin en güzel şehrine gitseniz bile insanlarda kibir, suratsızlık oluyor bizim insanlarımız zaten yerlere çöp atmayı benimsemiş alışkanlık haline getirmiş durumda yeni gelen üniversite öğrencilerini korkutacak derecelerde şeyler yazmışsınız insan memleketini, yaşadığı yerleri över ve tanıtmaya kalkınmasına yardımcı olmaya çalışır
Meydandaki seyyar lahmacundan lahmacun yemeliydiniz.
Paylaşım için, teşekkürler İsa Bey, İstanbul'dan günübirlik gidilip gezilecek yerler araştırırken rastladım paylaşımınıza.
Ve yorumlar, keşke güzel gelişen diğer şehirlerin yönetimini örnek alsa yöneticiler...
Teşekur lar çok guzel annatiniz
eskiler bilir livatya vardı. kadınlar plajı. tavuk çiftliği vardı. ziraat çiftliği vs. kayacık henüz köy iken ayrı bir lezzetti bandırma. bu anlattığımda sanırım nüfus 35-40 bindi. severdim bandırma yı uzun yıllar oldu ayrılalı. hiç unutmadım. süleyman şeker ilk okulunu ve şehit süleyman bey ortaokulunu. bir arada vecihibey de okumuştum.
15 yıldır buradayım ve 15 yılda hiç bir değişim ve gelişme göstermeyen yer böyle giderse de 30 yıl bile geçse hala aynı kalacak bir yer kimse kusura bakmasın ama gerçek bu
Daha ne olsun.....bakır kalmış
Hediyelik olarak mis gibi sut urunleri aliyoruz biz.Vakumlanmis maglic(mihalic) peyniri ve lorlari gibi...Son zamanlarda goclerle artan nufus ortalama nezaket duzeyine zarar verdiyse de buyuk sehirlerden daha sakin ve sempatiktir halki.Eh deniz kiyisi halki olarak gormus gecirmisliklerinden olsa gerekbuyuk sehirlerden gelenlere karsi da fazla alttan almazlar.Bunu burnu buyukluk olarak algilamsk dogru mu bilemem....Sahil cay bahceleri evet biraz pahali.
Bandırmanın peynirler meşhurdur aynı zamanda höşmerim tatlısı bandırmayı bilmeden yargılamak çok saçma hediyelik eşya denilince dükkanlarda bolca magnet ve kartpostal bulabilirsiniz!
2014 yılında yazmışsınız yazıyı. Yıl 2017 ama değişen bir şey yok. Hala çay içecek ailece bir mekan yok. Ben 18 yıldır burdayım. Ama ne yalan söyleyeyim sevemedim. Erdek ve Gönen daha güzel bana göre. Gönen halkı daha cana yakındır. Erdek ve Bandırma da zaten yerel halk bulmanız zor. Belediyenin sosyal yaşama katkısı yok denecek kadar az. Bunu farklı şehirlere gidince daha iyi hissediyor insan. Mesela gördüğüm çoğu yerde belediyeler fiyatları dengelemek ve öncü olmak için kendileri bir mesire yeri yaparlar. Ama burada maalesef belediye, sadece 3-5 kişiyi memnun edecek faaliyetlerle uğraşır. Ne bilim folklor kursu, zumba kursu vs. Bunlardan yararlanacak… Devamı »
Arkadaşlar
Birde buradan okursanız sevinirim
http://www.bandirma-bld.gov.tr/tr/p/tarihce-15
Bandırmada 20 yıldır yaşayan birisi olarak aynen denilenlere katılıyorum esnaf paragöz halkı paragöz menfeat ve kibir hepsi var insanları maalesef dost nedir anlamaz. belediyecilk şehircilik yok Yen'i yerleşim yerleri bile peşkeş çekilip dar cadde sokaklar var edilip edilmekte. Bandırma gibi şehir 30 40 yıl sonrasında acınacak hale getiriliyor. Şu anda yollar yol değil yama ve köstebek yuvası gibi ayrıca fabrika atıklarından gecilmeyen bir şehir haline gelen koca bir köy.ne park ne oturulacak ailecek bşr yer var çay bile çay bahçelerinde 1.5 -2 -3 tl (10-mart 2017) Kaldırımlar ise esnafın reyonu ürünlerini teşhir ettikleri yerler olmuş insanlar kaldırımdan değil arac trafiği… Devamı »
yalovanın merkezine benzemiş 🙂
Ben doğuma büyüme bandırmalıyım. Ve güzel bir yer yani sizin bakış açınız bağlı . Bence bana göre iyi bir yer . Gezilip görülecek pek fazla yeri olmasada yine güzel 😉
Bandırmaya gelmenizi tavsiye etmem aslaaaaa
Üniversiteyeyi bitireyim bi daha gelmek istemeyeceğim yer memleketim olmasına rağmen
Paylaşım için teşekkürler.. Bilgi edinmek açısından güzel bir yazı olmuş.
Ben teşekkür ederim.
iki senedir bandırmada yaşıyorum esnafından memuruna burnu havada bi halk hiçbir zaman hoşgeldin yoktur... Sanki Paris te doğup büyümüşler ufacık bi yer olmasına karşın hiçte laf söyletmezler.. Tek güzel yanı kimse kimseye karışmaz.. Belediye berbat yollar fare gediği , bi arkadaşın dediği gibi heryer paralı park değnekçi resmileşmiş...
Ben de bandirmada yasiyorum 5 yildir. O kadar guzel bir cografyasi olmasina ragmen ailecek kafa dinleyecek ne bir park nede bir yer yok. Sanatci getirip konser verdirmek haricinde sehrin sorunlarina kimse bakmiyor. Caddeleri otoparka cevirdiler harac topluyorlar resmen. Yollar dar ve bozuk esnaf paragoz alisamadim buraya
bandırmada yasıyorum insanlarımızda kibirli degildir.
Bence bir yeri tanımak adına güzel bir paylaşım olmuş. Edinmiş olduğunuz iyi ve kötü izlenimleri uğraş vererek bize sunduğunuz için teşekkür ederim.
Yorumunuz için ben teşekkür ederim Filiz Hanım.
18 eylül değil 17 eylül...
Düzeltme için teşekkür ederim...
inş izlenimleriniz doğrudur ben bandırmada okuyacam bu sene keşke üniversitesinede gitseydiniz ama bu kadarı da yeterli dilinize sağlık
Temiz yüzlü dediğiniz Bandırmalıların kibirden yanlarına bile varılmaz. Rüzgarı hiç eksik olmaz. Asla yaşanacak bir yer değildir.
Yorumunuz için teşekkürler Hakan Bey. Tabii ben sadece bir günlük izlenimlerimi yazdım. Bir gün iyi bir gözlem için yeterli değildir.
Istanbul da yaşıyorum bandırma için iyi şeyler duymuştum 3 çocuğumla oraya yerlesecektim.bu yorumlardan sonra soğudum biraz.
Bandırma'lıyım .Memleketim çok güzeldir. Zamanla daha da büyüyüp gelişeceğine eminim.
bandırma gerçekten çok insanlık dolu aslan yureklı insanların yasadığı bır yerdır bır gun bır haftayla bunu kimse anlayamaz bn 35 yıldır gelir gıderım hanımıda aılece asırlardır bandırmalı havası suyu bolusumculuğu ve ınsanlığı çok ıydır 1 haftalık yasayanlara sozum yok her yorumu yapabılırsınız en az 1 2 sene yasayın ozaman fıkrınız güzel olacak
Bandırma'nın yerlisi değil göçmeni ile tanıştıysanız doğru olabilir, 5 parmağın 5 i bir olmaz, genele yaymadan izlenimlerini aktarmış arkadaş, ayrıca teşekkürlerimi iletirim...
Teşekkürler cevabınız için.
Merhaba ben 1999-2004 arasında üniversite okudum Bandırma'da. Ben adanaliyim Bandırma coğrafi olarak yokuşları ve rüzgarı ile çok zorladı beni insanların çoğu o zaman orada üniversite olduğunu dahi bilmiyordu sizin görevli olduğunuz bina dahi o zamanlar yoktu gelen arkadaşlarımızın çoğu İstanbul'dan gelmişti ve halktan çok kopuk bir şekilde bitirdiler okulu. Şehre özgü yorumlarınız için gözlemlerinizdir ve yapılan yorumlara bir şey diyemem ancak insanları konusunda şunu söyleyebilirim ki kuyumcu Metin abim, abisi komşumuz Suat abim sevgili eşi canım Nermin ablam, komşumuz Hilmi amca eşi Mehpare teyze kızları Özgecim ,Hacı Mehmet amca Hanımı, oralı olmayan ama hala orada yaşayan canım Zeliha teyzem,Necmi abim… Devamı »