Malum, içerisinde bulunduğumuz ayın başlarından bu yana ülkece korona virüsü ile bir "savaş"a giriştik. Kimin galip geleceği kimin mağlup olacağı henüz belli değil. Ama belli olan bir şey var, o da Mart adının zaten kendi içinde savaşa dair birtakım unsurlar barındırdığı, hatta savaşın ta kendisi olduğu. Esasında Mart (< Lat. Martius), Antik Roma takviminde ilk ay. Romalılar doğanın bir müddet dinlendikten sonra yeniden canlanmasıyla, baharın gelişiyle takvimi başlatmışlar. Doğrusu, hayli mantıklı. Tabii ortalık ısınınca, doğa canlanınca, insanlar da canlanıyor, kanlanıyor ve "savaş çanları" çalmaya başlıyor. Dolayısıyla antik medeniyetlerde bahar, havaların ısınması ve bunun yanı sıra suların da ısınması, savaş, sefer ve kan demek. Ne yazık ki, bizde de durum böyle oldu ve taçlı virüs korona ile amansız bir harbe girdik.

Bildiğimiz malum kızıl gezegenin, Mars'ın adı da Mart ile ilişkili. Peki, neden bu gezegene bu ad verilmiş? Tahmin etmek çok kolay! Kızıllık; yani kan, yani savaş, yani çarpışma... Sanırım kendisine robotik seferler düzenlediğimiz bu gezegene niçin bu adın verildiği, adıyla kızıllığı arasındaki "nedenli" bağ şimdi daha net anlaşılıyordur. 2015 yılında beyaz perdeye gelen "Marslı" filmini hatırlayın. Filmin orijinal adı "The Martian". Peki, malum gezegenin ve malum ayın adına kaynaklık eden Mars hakkında ne biliyoruz? Mars, yine Latince bir sözcük. Antik Roma mitolojisinde savaş tanrısının adı (Yunan mitolojisindeki karşılığı, Ares). Çeşitli hikâyeler anlatılsa da, adın kökeni daha eskilerde nerelere gidiyor, neye dayanıyor, tam olarak bilinmiyor. Yine Roman mitolojisinde Roma'nın kurucusu Romulus ve Remus'tur. Mars, aynı zamanda bu ikisinin babası olarak da kabul edilir. Antik Roma'nın en büyük mirasçısı İtalya'nın durumu da manidar...

Lafı fazla uzatmamak gerek. Mart'ın bitmesine az bir zaman kaldı. Korona'nın tacını düşürüp sonrasında Mart'ı defedip galip gelmek dileğiyle...