Lise yıllarından...

Sorumuz oldukça basit: Niçin Counter-Strike oynuyoruz? Bu oyunun bu kadar çok tutulması neden? Veya niçin Soldier of Fortune, Unreal veya Battlefield değil de Counter-Strike? Aslında bir çok nedeni var. Ama en önemlisi de popülerlik. Örneğin bir Internet cafede oyun oynayan her 5 kişiden en az 3’ü Counter-Strike oynamaktadır. Veya sadece Internet üzerinde bu oyun ile ilgili yüzlerce site bulunmaktadır. Bunlar, her ne kadar popülerlik sonucu olsa da oyunun popülarite kazanması ayrı bir konudur diyebiliriz. Bildiğimiz gibi Counter-Strike başlı başına bir oyun olmayıp, Half-Life kökenlidir. Yani milyonları peşinden sürükleyen bu oyun (daha doğrusu “mod”) sadece başka bir oyunun geliştirilmiş bir eklentisidir.
Şöyle 5-6 yıl geçmişe bakalım. Half-Life’ın çıktığı tarihlere. O zamanlar piyasada pek nadir FPS türü oyunlara rastlayabiliyorduk. Ayrıca bu oyunlar oldukça yüksek performanslı sistemlere ihtiyaç duyuyorlardı ve hiç birisininde doğru düzgün bir konusu yoktu. Ta ki Half-Life geliştirilip, piyasaya çıkana kadar. Gerek konusu, gerek performansıyla olsun; Half-Life ortalığı tam manasıyla kasıp kavurmuştu. Üstelik geliştirilebilir olması nedeniyle biraz teknik bilgiye sahip kişiler oyunu daha da geliştirip, ona yeni özellikler ekleyebiliyorlardı. Yani şimdiki tabiriyle “mod” yapabiliyorlardı.

Günün birinde Gooseman adlı geliştiricinin aklına parlak bir fikir geldi. Evet, bu Counter-Strike idi. Böyle bir oyun yapma fikri Gooseman’in aklına iyice yatmıştı. Üstelik bu tür bir oyunun çok popüler olacağını ve binlerce hayranı olacağından da emindi. Bundan dolayı hemen kollarını sıvadı ve oyunu, daha doğrusu modu yazmaya başladı. Aradan haftalar geçti, aylar geçti… Ama yılmadı ve sonunda hedefine ulaşmıştı. Oyun tahmininden de çok tutuldu. Ardı ardına çıkan güncelleme ve yenilik paketleri, modu her seferinde bir adım daha ileriye götürüyordu. Daha sonra Sierra bu cevheri fark etti ve modu yasal olarak desteklemeye ve geliştirmeye karar verdi. Oyuna bir çok yeni özellik eklendi, silahlar geliştirildi vs… Ve oyun bugünkü halini aldı.

İşte milyonların sevgilisi CS’nin kısa özgeçmişi. “Eee, peki oyun neden bu kadar çok tutuldu?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen cevap vereyim. Daha önceden de dediğim gibi CS, HL’nin üzerine yazılmış bir moddur. HL ise öyle yüksek bir sistem gereksinimine ihtiyaç duymayan bir oyundur. Örneğin Unreal Tournament 2003’ü ele alalım. Pentium 4 2 GHZ, 512 MB Ram ve Ge-Force 4 Ti serisi bir ekran kartına sahip bir “süper sistem”’de bile oyun bazen tam anlamıyla kasmaktadır. Ama HL öyle değil. Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Hal böyle olunca CS diğer oyunlardan bir adım öne geçmektedir. Oyun, menü tasarımı ve oynanılış bakımından da, kullanışlı + kolay olunca, diğer oyunlara bir fark da burada atmaktadır. Klavyeden birkaç tuşa basarak, istediğiniz bir sunucuya girebilmenize imkan sağlayan bir menüyü daha önce hiçbir oyunda görmedim 🙂

Oyuna bir de başka bir açıdan bakalım: “Klanlar”. Dünya genelinde sadece CS için oluşturulmuş binlerce klan görebiliriz. Başka hiçbir oyun için bu kadar çok klanı bir arada göremezsiniz. Oyunun bir takım oyunu olması ve daha önceki yazımda da belirttiğim gibi arkadaşlık ilişkilerini geliştirmesi, oyunun bu kadar çok tutulmasının başka bir nedenidir sayılabilir. Ben şahsen, başka hiçbir multiplayer oyunda, CS’deki haz’ı ve heyecanı alamıyorum. Hatta bazen sinirlendiğim anlar bile oluyor 🙂

Sonuç olarak CS, binlerce sunucusu, klanı ve milyonlarca oyuncusu ile hiçbir zaman modası geçmeyecek bir oyundur.