İki Günlük Giresun İzlenimlerim
Ordu'yla birlikte Doğu Karadeniz Bölgesinin başlangıcını oluşturan, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri durumundaki Giresun'u uzunca bir süredir görme niyetindeydim. Nihayet, LYS görevim dolayısıyla Karadeniz'in fındığıyla ünlü bu ufak şehrini tanıma fırsatı buldum ve dolu dolu bir haftasonunu şehirde geçirdim. Nispeten serin bir haftasonu geçirmek ümidiyle gittiğim, fakat aksine beni sıcaktan bunaltan bu şirin şehri her şeye rağmen sevdiğimi belirtmeliyim. Fındığı, kalesi, simidi ve adasıyla simgeleşen Giresun'a dair izlenimlerimi aktarmadan önce, şehrin tarihinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Hitit kayıtlarına göre, milattan önce yedinci yüzyılda bugünkü Giresun'un kurulu olduğu bölgede Kaşka olarak bilinen ve daha çok kendircilikle uğraşan bir halk yaşamaktadır. MÖ 4. yüzyıla gelindiğinde bölgede Pers kültürü etkili olmaya başlar, fakat bu bölge de dâhil olmak üzere, Doğu Karadeniz'in büyük bir kısmı ilerleyen yüzyıllarda Roma İmparatorluğu'nun bir parçası hâlini alır. 1397 yılına gelindiğinde Türkmen Süleyman Bey burayı fetheder. 1461'de bölge Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olur. 1923 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ili olarak günümüze kadar ulaşır. Giresun, bugün, 10 metre rakımı, 125.000 nüfusu ve 317 km2 yüzölçümüyle kendi hâlinde ufak bir şehirdir. Giresun adı ise Yunanca Kerasounta kelimesinden gelmektedir. Kelime anlamı 'boynuz'dur ve bu adlandırma bölgenin coğrafi şekli dolayısıyladır. Kelime zamanla bozularak bugünkü şeklini almıştır.
Giresun Yolculuğumuz
Yaklaşık 600 kilometrelik uzun bir yol bizi bekliyor. O ana dek Çorum'un ötesine geçmemiş biri olarak, hayalimde hep yeşil, vadilerin arasında, dik yollar vardı, ki öyle de oldu bir bakıma. İç Anadolu Bölgesinden Karadeniz Bölgesine geçiş, coğrafyanın aşama aşama yeşillenmesi ve yükseltinin artmasıyla kendisini hissettiriyor. Ankara'dan başlayan yolculuğumuz Kırıkkale, Çorum, Samsun ve Ordu üzerinden Giresun'a ulaşmak suretiyle tamamlanacak. Özellikle Samsun'a gelindiğinde yemyeşil bir doğa bizi karşılıyor. Ordu ve sonrasında ise yüksek tepeler, dağlar, derin vadiler ve tüneller, zaman zaman da sahil manzarası eşliğinde yolumuza devam ediyoruz. Yaklaşık 3.5 kilometre uzunluğundaki Türkiye'nin en uzun tüneli unvanını taşıyan Nefise Akçelik Tünelinden de geçerek, Giresun'a ulaşıyoruz.
Şehirde dikkatimi çeken ilk şey, sahil boyunca inşa edilen dinlenme alanları ve parklar oldu. Uzunca bir yürüyüş yolu ve çeşitli restoranlar da sahil boyunca konumlandırılmış. Birkaç dakikalık kısa bir yolculuğun ardından Giresun Limanı'na ulaşıyoruz. Ardından, görev yerim olan Giresun Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesine doğru dar, kalabalık ve yokuşlu bir yola doğru ilerliyoruz. Ufak bir saat kulesinin ve parkın bulunduğu Tabaklar Sokağını geçip Orhan Yılmaz Caddesi üzerinden hedefimize doğru ilerliyoruz. Maalesef kural tanımazlık burada da karşımıza çıkıyor. Kırmızı ışıkta geçen araçlar, yola atlayan yayalar, yol vermeme gibi pek çok olumsuz durum ne yazık ki burada da var, üstelik önümüzde bir polis aracının bize eşlik etmesine rağmen. Gürültü makinesi, patırtılı egzozlu Şahin ve Doğanlar da cabası. Nedendir bilinmez, artık normal karşılıyorum bu tür olumsuzlukları. Normalde beş veya altı dakikada katedilecek yolu on beş dakikada geçtikten sonra hedefimize ulaşıyoruz. Gerekli işlemleri tamamladıktan sonra ben, iki gece boyunca konaklayacağım Giresun Üniversitesi Misafirhanesine geçiyorum. Daracık, elbise dolabı dahi bulunmayan bir odada iki gece geçireceğim. Daha zor şartlara alışkın olduğumdan, benim için hiç sorun değil bu durum. Niyetim, burada biraz dinlendikten sonra şehri tanımaya başlamak. Öyle de yapıyorum ve eşyalarımı bırakıp şehir merkezine doğru yola koyuluyorum.
Giresun'un caddeleri bol yokuşlu ve rampalı. Plansız bir şehirleşme, trafik sorunu, nemli, sıcak ve bunaltıcı bir hava da cabası. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Yokuş aşağı, Orhan Yılmaz Caddesi üzerinden ilerliyorum. G-City adlı üç katlı bir alışveriş merkezi ilişiyor gözüme. Bu "G", Giresun'un G'si olsa gerek... İçeri girip etrafa bir göz atıyorum. AVM'nin en alt katı otopark olarak kullanılıyor. Giriş katında ise bir MM Migros mevcut. Diğer katlarda restoranlar, bir petshop, Tekzen ve çeşitli markaların mağazaları bulunuyor. Kısacası, moda tabirle, bilindik bir AVM burası. Bir müddet oyalandıktan sonra karnımın acıktığını hissediyorum. Biraz daha aşağı yürüyüp ilk gördüğüm restorana giriyorum. İskenderun usulü bir tavuk döneri tattıktan sonra önüme çıkan ilk cadde üzerinden nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Daha sonra öğreniyorum ki, burası Fatih Caddesi imiş. Bu cadde üzerinde Fiskobirlik'in bir binası var ve bu binanın hemen karşısında da Fisko adlı bir market bulunuyor. Bu market BİM veya A101 konseptinde ufak bir market ve Fiskobirlik tarafından üretilen fındık ezmesi, çikolata gibi ürünler burada satılıyor. Bu market ilerleyen günlerde, şehrin birkaç noktasında daha karşıma çıkıyor. Marketten ayrılıp yine Fatih Caddesini sonuna kadar yürüyorum ve Atatürk Lisesi'ne ulaşıyorum. Daha sonra Fatih Caddesinin paraleli olan İnönü Caddesini de boydan boya yürüyüp konakladığım misafirhaneye dönüyorum. 12 saat süren yolculuğun vermiş olduğu yorgunlukla ve vaktimin bol olacağı düşüncesiyle, şehrin görülmesi gereken esas yerlerini sonraki günlere bırakıyorum. Şu ana kadar bir alışveriş merkezi dışında bir şey gördüğüm söylenemez doğrusu.
Ertesi sabah erkenden uyanıp sabah serinliğinde şehri görme düşüncesiyle yola koyuluyorum. Yine farklı yollardan sahile doğru yürüyorum ve limanı geçip ana yolun etrafından sahile ulaşıyorum. Denizin kenarında, kayalıkların üstünde karşı tepeleri seyre dalıp birkaç fotoğraf çektikten sonra parkın içerisinden yürüyerek yolun karşı tarafına geçiyorum. Futbol stadyumunun etrafından dolanıp yine ana yola yöneliyorum. Giresun'un şehir içi otobüsleri (daha doğrusu minibüsleri) vızır vızır çalışıyor. Hemen ileri de şehirler arası otobüsler bekliyor, Samsun, Ordu, Trabzon gibi civar şehirlere hareket eden otobüsler... Bir müddet daha ilerledikten sonra bir seyyar simitçiden meşhur Giresun simidi alıyorum.
Giresun Simidi ve Macunlu Pasta
Bu simidi, bilinen diğer simitlerin susamsız ve tuzsuz olanı şeklinde tanımlayabilirim. Buna rağmen oldukça lezzetli, bilhassa peynirle yenildiğinde daha da lezzetli bir hâl alıyor. Fakat taze taze tüketmenizi tavsiye ederim, zira akşama dahi kalırsa bayatlayıp adeta "lastik" gibi oluyor. Dişlerinizin zarar görmesini istemiyorsanız, mümkün olduğunca taze tüketin. Buna rağmen, bayat Giresun simidini ekmek kızartma makinesinde ısıtırsanız, daha yenilebilir hâle gelecektir, bunu da ufak bir not olarak düşeyim. Öğrendiğim kadarıyla bu simit, pekmez suyuna batırılarak pişiriliyormuş ve ekmekten daha fazla tüketiliyormuş. Gerçekten de, şehrin hemen her noktasında bu simidi bulmanız mümkün. Giresun'un bir diğer hamur işi ise macunlu pastası. Fındıklı, macunlu ve kesme olarak tabir edilen üç türü varmış, fakat ben pastanın bu türlerini Giresun'dan ayrıldıktan sonra öğrendim. Benim tattığım sanırım fındıklı olanıydı. Giresun pastası olarak da bilinen bu pastayı, içerisine fındık ezmesi sürülmüş sade bir poğaça olarak düşünebilirsiniz. Yine şehrin hemen her yerinde bulmak mümkün. Tek alabileceğiniz gibi, 15'erli veya 20'şerli paketlerde de alabilirsiniz. Yaklaşık bir ay süre boyunca tazeliğini koruduğu iddia ediliyor. Açıkçası bana Giresun simidi daha cazip geldi. Nedense bu macunlu pastayı sevmedim.
Giresun'da Görülecek Yerler
Giresun, ne yazık ki tarihini yansıtmıyor. Bunu, şehirde neredeyse hiçbir müzenin bulunmayışına, tarihî Giresun Kalesinin bir mesire alanına dönüştürülmüş olmasına ve daha pek çok sebebe dayanarak söylüyorum. Ne bir tabela, ne bir tarihî açıklama... En çok sahip çıkılması gereken Giresun Kalesinde dahi bunlardan eser yok. Kale, daha çok, insanların hafta sonlarında gelip mangal yaptıkları bir piknik alanına dönüşmüş. Buna rağmen kalede muhteşem bir Giresun manzarası seyredilebilir. Kalenin her yakasında farklı bir manzara sizi bekliyor olacak. Doğu yakasında Karadeniz'in iki adasından biri olan Giresun Adasını, Batı yakasında şehir merkezini, Karadeniz'i, ayrıca sorti yapan martıları ve bağrışan kargaları seyre dalabilirsiniz. Kaleye yürüyerek 10 dakikada ulaşılabilmekte, fakat dik yokuşlar yürümeyi sevmeyenler için hayli yorucu olacaktır. Bunun yanı sıra araçlarla da kaleye ulaşmak mümkün. Açıkçası buraya bir teleferik hattı çekilebilirdi, ama böyle bir şeyin düşüncesi dahi yok maalesef. Kalenin güney yakasında bozuk parayla çalışan dürbünlerden de konulmuş, ama çalışıp çalışmadığından emin değilim. Ayrıca bir de sembolik top var. Seyit Vakkas Türbesi ile Giresun Şehitliği de kalenin bulunduğu tepeye inşa edilmiş.
Giresun'un en hareketli caddesi, Gazi Caddesi. Bu caddeyi, İstanbul'daki İstiklal Caddesinin daha dar ve yokuşlu versiyonu olarak düşünün. Caddenin her iki yanındaki ünlü markaların satış mağazaları, daha çok akşam üzeri yoğunlaşan insan trafiği ile bu cadde Giresun'un en "canlı" caddesi, üstelik araç trafiğine kapalı. Caddenin yokuş aşağı olan kısmı Karadeniz'i görüyor. Gazi Caddesinin sahil tarafında bittiği yerde Atatürk Meydanı bulunuyor. Bu meydan soluklanmak ve bir şeyler atıştırmak için ideal. Yine bu meydanın karşısına geçmek için otoyol üstündeki köprüyü kullanabilir ve bu köprüden, Giresun Kalesinin bulunduğu tepeyi seyredebilirsiniz. Giresun Üniversitesinin rektörlük binası da bu tepe üzerinde. Yukarıda da yazdığım gibi, Karadeniz'in ikinci adası olan Giresun Adası da görülecek yerler arasında. Her ne kadar bu gidişimde görememiş olsam da, bir dahaki sefere bu adayı görmeden Giresun'dan ayrılmayacağım. Giresun Sahil Şeridi de, görülebilecek diğer yerler arasında. Giresun Limanı'nın bitişiğinden başlayan bu sahildeki parkta dinlenebilir, deniz kenarındaki kayalık alanda yürüyebilir, Bulancak-Yalıköy tepelerini, Karadeniz'i ve dalgalarını seyredebilirsiniz.
Giresun'dan Ne Alınır?
Öncelikle fındıkla ilgili ne varsa: fındık ezmesi, fındık yağı, çikolatalar, fındık barlar, fındık şeklinde anahtarlıklar vd. Bunları Atatürk Meydanındaki Fiskobirlik'in satış mağazasında, yine onun hemen yanındaki Çotanak Mağazasında veya Fisko marketlerinde bulabilirsiniz. Ayrıca bu meydanın hemen paralel sokağındaki dükkanlarda horon tepen insan şeklinde hediyelikler, gemi dümeni veya çapası şeklinde tasarlanmış üzerinde "Giresun Hatırası" yazan ahşap magnetler veya anahtarlıklar bulunabilir; fakat Giresun Kalesi içerisindeki hediyelik eşya dükkanında daha fazla çeşit var ve fiyatlar da daha uygun. Bunların yanı sıra Giresun simidi ve Giresun pastası da hediyelik olarak düşünülebilir, fakat Giresun simidi çabuk bayatladığı için onu eleyebilirsiniz. Giresun Limanının karşısındaki Çotanak Pazarı içerisinde tereyağı, peynir gibi süt ürünleri de bulunabilir. Bunların yanı sıra "Fındıkevi" adlı mağazalardan da yine fındıkla ilgili yiyecekler satın alabilirsiniz.
Keşke bir bilen ile gezseydiniz. Kalenin doğusundan sahile inen yollu takip ederek koruma altındaki Zeytinlik mahallesini gezer, sahile ulaştığınız yerde de müzeyi ziyaret edebilirdiniz. Dönüşte de kütüphane ve ticaret lisesi binalarını incele fırsatı bulabilirdiniz. Tabi kütüphane tarafına dönmeden Halil Usta'nın dondurmasının tadına bakmak şart! Dünyanın en lezzetli simidi (tabi dediğiniz gibi fırından yeni çıkınca) ve en lezzetli dondurması (bal-kaymak favorim).. Bu arada bir daha giderseniz, kalenin alt tarafında Zübeyde Hanım parkından güneşin batışını izleyin derim..
Yorumunuz için teşekkür ederim Ayşen Hanım. Giresun'a bir daha yolum düşerse dediklerinizi mutlaka yapacağım. Anlatııklarınızı merak ettim şimdiden...
sayın ayşe hanım giresunda fındık ve hayvancık yapapmak istiyorum yardımcı ola bilecek birilerini bana yönlendire bilirmisiniz tşk ederim 05427861761
elinize sağlık hocam, çok güzel hazırlamışsınız 😉
Teşekkür ederim. İyi okumalar 🙂
Ben şu an giresundayim gercekten kucuk guzel bir ilimiz gezilecek yerleri var fakat bu yerlere gereken onem verilmemis bakim yok halki tarihi yerleri pek onemsemiyorlar ayni zamanda belediye de pek onemsemiyor sizinde bahsettiginiz gibi orduda bulunan teleferigin benzerini kaleye yapsalar hem il kalkinir hem gelen misafirlere teleferik uzerinden giresunu izleme firsati verirler ayrica giresun kalesinde magara var magaranin onu insanlar gezsinler diye tahta zemin olusturulmus fakat yapildiktan sonra bakilmamis bazi yerleri tehlikeli ve curumus en azindsn koruma yapilabilirdi o bile dusunulmemis. Sahil yolunda park yapilmis ama belli saatten sonra gidemezsiniz cunku aydinlatma yetersiz Ama bu kadar olumsuzluklara ragmen kucuk guzel… Devamı »
Kadir Bey, görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Maalesef dediklerinizin tamamı doğru. Belki zamanla bu aksaklıklar düzeltilir ve Giresun daha gezilesi bir şehir olur. İyi gezmeler diliyorum.
Güzel bir yazı ama biraz eksik tarihi rum evlerinin bulunduğu gogora mahallesi kütüphane olarak kullanılan kilise ve ayrıca müze olarak kullanılan rum kilisesi bunları atlamışsınız daha fazla tarih için ilçeleride dolaşmak lazım ..
Yorumunuz için teşekkürler Erkan Bey. Dediğiniz gibi, gezilmesi ve görülmesi gereken daha çok yer var. Bir daha gitme fırsatım olursa bahsettiğiniz yerleri de görmek isterim.
Giresun çok güzel gerçekten yazınızda çok güzel anlatmışsınız teşekkürler.
Düşünceleriniz için ben teşekkür ederim Volkan Bey.