Hollywood kökenli bilimkurgu/gerilim filmleri her ne kadar hemen hemen aynı konuyu değişik açılardan işleseler ve farklı bir görünümle bizlere sunsalar da, birkaç istisna dışında genellikle sürükleyici ve izleyeni cezbedici niteliktedirler. Bunlardan, özellikle bir zamanlar klişe hâline gelen "dinozor ve türevleri"ni konu edinen yapımları seyretmeyen yoktur. Sinemaya girdiği andan itibaren milyonlarca kişi tarafından beğeniyle izlenen, getirdiği başarının ve gişe hasılatının ardından devam filmleri çekilen Jurassic Park bunlardan biriydi. Ardından, Godzilla, King Kong vs. derken aynı ana hatlara sahip yapımlar en baştan kurgulanarak izleyici karşısına çıkmaya başladı.

Bu türün en son örneklerinden biri olan ve Griff Furst yönetmenliğinde 2008 yılında gösterime giren 100 Million BC, kendisiyle ilgili yayımlanan reklamlar ve tanıtmalar sayesinde pek çok kişinin merakına sebep olsa da, beyaz perdeye girdiği ilk günden itibaren beklentileri boşa çıkardı. İyi sayılabilecek bir konu, vasatın altında bir yapım ve yıllanmış özel efektler sayesinde tam anlamıyla heba edilmiş. Filmin konusu şöyle:

Böylesine güzel bir konu, eğer daha başarılı bir yönetmen ve teknik ekibin elinden çıkmış olsaydı, en az Jurassic Park serileri kadar başarılı bir film, hattâ bir seri ortaya çıkabilirdi. Zaman içinde yolculuk ve bu yolculuk esnasında meydana gelen problemler noktasında da konu genişletilebilir, daha sıkı ve daha ilgi çekici bir hâle getirilebilirdi.

Sonuç olarak 100 Million BC, ufak bir zaman kaybı olarak nitelendirilebilir. Eğer boş vaktiniz çoksa ya da bu tür konu ve kurgudaki filmlerin müptelası iseniz gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.