Türkoloji Çalışmalarında Teknolojinin Önemi
Teknoloji, sanıldığı gibi insanüstü bir güç değildir. Aksine, insanın uğraş ve çalışmalarının bir meyvesidir. Bundan dolayıdır ki teknoloji, sadece insanlığın ilerlemesinin nedeni olmaktan ziyade, bu ilerlemenin sonucunda ortaya çıkan bir olgudur. Peki, teknolojinin ortaya çıkışı nasıl gerçekleşmiştir? Bu soruya cevap bulmak oldukça güçtür; fakat basit bir örnekle, ilkel insanın avlanmak için ağaç dalının ucunu yontarak sivrileştirmesi sonucu ürettiği mızraktan yola çıkarak "Teknoloji, bir ihtiyaçlar silsilesinden doğmuştur." diyebiliriz.
İlk zamanlarda sadece barınma ve beslenme gibi gereksinimleri olan insanın yükselişi, teknolojinin ortaya çıkış sürecini hızlandırmış ve tarih içerisinde her dönem, kendisine ait somut teknolojisini ortaya koymuştur. Bu teknolojilerden her biri bir sonraki dönemin teknolojisini hazırlamış, bilim ve felsefenin de katkısıyla bir zincir misali birbirine bağlanan bu devinim her geçen gün katlanarak hızlanmıştır. Bu bağlamda, teknolojiye esir değil hâkim olmak isteyen bireyin yapması gerekenlerin başında, onun gelişimini tam anlamıyla kavramak gelir. Sosyal yapıya baktığımız zaman da çok net olarak görmekteyiz ki; teknolojiye tam olarak hâkim olan toplumların hem bireysel anlamda hem de ülke coğrafyası yayılımında refah seviyesi ve yaşam standartları diğer toplumlara göre daha yüksek seviyededir.
İnsanın öğrenme ve bilme ihtiyacından doğan “arayış”ı, ilkel veya yerleşik toplum düzeninde olsun; sanayi çağından bilgi çağına geçişinde olsun her zaman varlığını sürdürmüştür. Devamlı bir bilme ve öğrenme isteği onu, çeşit çeşit alet, edevat üretmeye itmiş; son olarak da mekanik ve silikon teknolojisi ile desteklenmiş bilgisayarı tasarlamaya sevk etmiştir.
Bugünün teknolojisinin geldiği son nokta olan ve bilgi akışını en hızlı şekilde sağlayan “internet”, tam anlamıyla bir “bilgi toplumu” doğurmuştur. Bilgiye muhtaç ve devamlı arayış içerisinde olan birey, artık internet ve bilgisayarlar aracılığıyla istediği pek çok bilgiye saniyeler içerisinde ulaşmakta, varlığının temel ihtiyaçlarından birisi olan “öğrenme”yi daha rahat karşılamakta ve birtakım işlerini bilgisayarlar sayesinde daha çabuk ve kolayca gerçekleştirebilmektedir.
Örnek vermek gerekirse; eskiden, bilgisayarlar kullanılmaya başlanmadan önce, bir yazının veya bir eserin dizinini hazırlamak için küçük kâğıt parçaları (fişler) hazırlanır, dizini yapılacak kelimeler/kavramlar teker teker bu fişlere yazılır ve bin bir uğraşla sıraya konulurdu. Ufacık bir hata bile bu zahmetli işlemin baştan yapılma riskini doğurur, gözümüz gibi koruduğumuz fişlerin kaybolma ihtimalini ortaya çıkarırdı. Derken bilgisayarlar imdadımıza yetişti. Yazımızın ilerleyen kısımlarında da bahsedeceğimiz üzere; bilgisayarların vermiş olduğu imkânlar neticesinde sadece birkaç fare tıklamasıyla, kolaylıkla ve kâğıt harcamaksızın dizin oluşturabilme fırsatı doğdu.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. İnsanlığın emrine sunulmuş ve sayısız konuda çalışmalarımıza yardımcı olabilen bilgisayarların bizlere alanımızla ilgili fayda sağladığı noktalardan bazıları ise şunlardır:
Lehçeler Arası Alfabetik Çevirim: Türk Lehçeleri Yazım Programları ve Gaspıralı Çeviri Programı
Çağdaş Türk Lehçeleri Klavyesi, Göktürkçe Klavye ve Geliştirilmiş Osmanlıca Klavye olmak üzere Türkçenin üç lehçesi ile yazım ve çevrim yapmaya olanak sağlayan Türk Lehçeleri Yazım Programları, gerek donanımsal klavyeden, gerek program üzerinde yer alan sanal klavyeden gerekse kopyala-yapıştır tekniği ile girilen herhangi bir metni Latin harflerinden Kiril harflerine, Kiril harflerinden Latin harflerine aktarabilir, Göktürk harfleri ile metin yazabilir ve Osmanlıca ile Arap harfli Yeni Uygur Türkçesi ile girdi yapmaya imkân sağlayabilir. İngilizce desteği de bulunan program, Türkçenin, yirmi biri çağdaş lehçesi olmak üzere toplam yirmi üç lehçesinde harf çevrimi yapabilmektedir. Erişilebilen kaynak kodları sayesindeyse kişiye özel hâle gelebilmekte ve geliştirilebilmektedir.
Bunlardan Çağdaş Türk Lehçeleri Klavyesi’nde, yirmi bir Türk lehçesinin alfabeleri ve genel ses özellikleri programın veritabanına işlenmiş durumdadır. İstenilen bir lehçe üzerinde yazma, var olan bir metni program içerisine kopyalamak suretiyle anında çevrim gibi pek çok işlemi yapabilen Çağdaş Türk Lehçeleri Klavyesi hakkında daha fazla bilgi buradan alınabilir.
Geliştirilmiş Osmanlıca Klavye ise Arap harfleri ile metin yazmaya imkân sağlar ve harfleri bitiştirip sağdan sola şeklinde dizilimini yapar. Program üzerinde yer alan tuş takımında Arap harflerinin yanı sıra /p/ (پ) ve /j/ (ژ) gibi Osmanlı Türkçesinde kullanılan harfler de yer almaktadır. Bunun haricinde ئو, ئى ve ئە gibi Yeni Uygur Türkçesine has harfler de program üzerinde yer almakta ve bu lehçenin alfabesi ile metin yazma imkânı sunmaktadır. Programa www.isa-sari.com/osmanlica adresinden ulaşılabilir.
Prof. Dr. Mehmet Kara danışmanlığında Murat Kaya tarafından geliştirilen, Kültür Bakanlığı bünyesinde yer edinen ve Türkçenin lehçeleri arasında alfabetik çevirim imkânı sunan Gaspıralı Çeviri Programı ise, dilcilerin oldukça işine yarayan, özellikle çağdaş Türk lehçeleri üzerinde çalışanlar tarafından oldukça sık kullanılan yardımcı bir araçtır. Altaycadan Azericeye, Başkurtçadan Çuvaşçaya, Uygurcaya kadar birçok lehçe arasında Kiril alfabesini de destekleyen çevrimler yapabilen programa www.kultur.gov.tr/gaspirali adresinden ulaşılabilmektedir. Oldukça basit bir kullanıma sahip programın üst kısmına çevrilmesi istenen metin giriliyor ve “Çevir” komutunun ardından çevrilmiş metin alt kısımda kopyalanabilir bir şekilde beliriyor. Ardından, çevrilen metin kes/kopyala/yapıştır komut üçlüsü ile herhangi bir belgeye aktarılabilmektedir.
Eski Yazılı Metinlerin Dijital Ortama Aktarılması ve Daha Okunaklı Hâle Getirilmesi
Çok büyük maddî ve manevî değere sahip olan, yüzlerce yıl öncesine ait eski el yazması eserleri dış etkilerden korumak oldukça güç bir iştir. Bu eserler nem, rutubet ve ışık gibi etkilere maruz kaldığında çok kolay bir şekilde tahrip olabilmektedirler. Bir fotokopi işleminde bile bu etkiler görülebilmekte ve eserin yıpranmasına yol açabilmektedir; fakat her geçen gün gelişen teknoloji bu konuda da bize bir sürü imkân sunmakta ve yardımımıza koşmaktadır. Son yıllarda üretilen ve birçok ülkede kullanılmakta olan bir cihaz aracılığıyla, bahsi geçen eski el yazması eserler hiçbir zarara uğramadan saniyeler içerisinde dijital ortama aktarılmakta ve bu sayede asırlar boyunca saklanabilme imkânı bulmaktadır.
Her ne kadar esere zarar verse de, fotoğraf makinesi veya tarayıcı aracılığıyla da dijital ortama aktarım gerçekleştirilebilmektedir. En çok şikâyet edilen noktalardan birisi de, bahsi edilen yöntemlerle dijital ortama aktarılan bir metnin çıktısı alındığında okunamayacak durumda; yani tabir yerindeyse “çamur gibi” olduğudur. Bu konuda da yine bilgisayarlar bize tüm kapılarını açmaktadır. Resim işleme ve düzenleme programları (örneğin: Adobe Photoshop) aracılığıyla metinler daha okunaklı hâle getirilebilmektedir. Sadece eski yazılı eserleri daha okunaklı hâle getirmekle kalmayıp, dijital fotoğraf makinesi ile çekilen veya tarayıcı aracılığıyla dijital ortama aktarılan fotoğraflardaki birçok pürüzü de ortadan kaldıran bu profesyonel yazılımlar ile yapılabilecekler (montaj, rötuş, hassas ayar, makro çekim pozlaması vb. gibi işlemler) neredeyse sınırsızdır.
Yukarıdaki örnek şekillerde de görülebileceği üzere, eski Türk edebiyatı derslerinde okutulacak bir metin, düzenlenmemiş hâliyle pek okunaklı değildir; fakat düzenlendikten sonra herkesin rahatlıkla okuyabileceği ve göz yormayacak bir hâle getirilmiştir. Bu sayede okuma zorlukları ortadan kalkmış ve araştırmacıların, konuyla ilgili çalışanların veya öğrencilerin metinleri daha rahat okuma fırsatı bulması sağlanmıştır.
Dizin Hazırlama
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, bilgisayar kullanımı yaygınlık kazanmadan önce ufak bir dizin hazırlamak bile oldukça zahmetli ve masraflıydı. Şimdi ise, gerek Microsoft firmasına ait Word gerekse Prof. Dr. Ceval Kaya’nın hazırlamış olduğu Cibakaya gibi programlar olsun, tüm bu yardımcılar sayesinde birkaç fare tıklamasıyla kolaylıkla dizinler hazırlanabilmektedir.
Türk Dil Kurumu’nun ve Prof. Dr. Ceval Kaya’nın ağ sayfası üzerinden yüklenebilen Cibakaya, belirli bir düzende girilmiş olan kaynak metni bünyesinde işleyip bir çıkış dosyasına alfabetik sıra hâlinde, istenilen biçimde dizinini veriyor. Programın kullanım kılavuzunda da ayrıntılı bir şekilde belirtildiği üzere, kayıt numarası sistematiğine göre, bir milyon ile sınırlı kelimeye kadar -ki bu sayı yetmediği zaman farklı dosyalarda işleme devam edilebiliyor- işlem yapan programın kullanımı oldukça basite indirgenmiş. İsimleri ve fiilleri de ayrı ayrı belirtebilme özelliğine sahip olan program, basit dizinler hazırlamak isteyen çalışmacılar için ideal.
Prof. Dr. Çetin Pekacar ve İsa Sarı tarafından hazırlanmakta ve hâlen deneme aşamasında olan bir başka dizin programı olan Kelime Dizin Programı, diğer dizin hazırlama programlarına nazaran daha fazla özelliğe daha sahiptir. Internet Explorer gibi bir tarayıcı program üzerinden çalışmaktadır ve kullanımı da oldukça basittir. Kelime türü, kelime kökeni belirtme imkânı ve kitap, sayfa, paragraf, satır, beyit vb. kayıt türlerine sahip olan program, ek ve kök ayrımı yapabilmekte, veritabanına kelime anlamı girilebilmekte ve bu şekilde daha ayrıntılı gramatikal bir dizin çıktısı verebilmektedir. Programın çalışma mantığını kısaca anlatmak gerekirse: Programa ilk önce giriş kısmından dizini yapılacak olan metinler girilmeli ve ardından “Giriş” tuşu aracılığıyla ana program sayfasına erişilmelidir. Bu kısımda dizine eklenmek istenen her kelime, kavram veya terim alt kısımda yer alan ilgili kutucuklara girilmeli ve aldığı ekler, kökeni ve anlamı gibi alanlar doldurulmalıdır. Programın kullanımı hakkında daha fazla bilgiyi program sayfasından erişebileceğiniz “Yardım” kısmından edinebilirsiniz.
Yine Prof. Dr. Ceval Kaya’nın hazırladığı bir başka program olan Ters Dizici sayesinde bir kaydın veya bir eserin tersten dizini hazırlanabilmektedir. Konu ile ilgili olarak Prof. Dr. Ceval Kaya tarafından yazılmış bir paragraftan, program ve programın çalışma mantığı hakkında kısaca bilgi almak mümkündür:
“Tersten yapılmış sözlükler Türk dilciliğinde pek eski değildir. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için bu tür sözlüklerde aynı sesle biten kelimeler bir araya gelecektir. Sonda yer alan eş seslerin de genelde aynı morfem olma ihtimali yüksektir. Daha fazla parçalanamaz gibi görünen kelimelerin sonunda yer alan seslerin tanıdık ekler olabileceği daima göz önünde bulundurulmalıdır. Böyle sözlükler dilcilere kelimelerin yapısı hakkında geniş düşünme imkânı verebilir.” (Kaya, 2006) |
Bu iki program haricinde, Microsoft Word veya OpenOffice paketi içerisinde yer alan kelime işlem programları aracılığıyla da dizin hazırlama işlemi yapılabilmektedir. Tabii bu bahsettiğimiz yazılımlar sadece PC üzerinde kullanılabilenleridir. Macintoshlarda kelime işlemleri daha ayrıntılı bir biçimde yapılabilmekte ve yeni tanıştığımız bir kavram olan “konkordans” (concordance) gibi teknikler de kullanılabilmektedir.
Derlemeler, Saha ve Ağız Araştırmaları ile Veri Taşıma Yöntemleri
Dilbilimin en zor alanlarından birisi olan ağız araştırmaları ve bunun aşamalarından derlemeler, teknolojinin olanaklarından yararlanma bakımından oldukça önemlidir. Bir destan anlatıcısının anlattığı destan veya bir halk şairinin okuduğu şiirler, teknolojinin bir meyvesi olan dijital ses ve görüntü kayıt cihazları sayesinde tekrar tekrar dinlenebilir, izlenebilir ve çalışmanın seyri açısından bu cihazlar sayesinde daha dikkatli olarak kayıtların üzerinde çalışılabilir. Ayrıca, ses kaydı sırasında oluşan parazitler ve istenmeyen arka plan sesleri de yine bilgisayar programları aracılığıyla ayıklanabilmektedir. Her ne kadar araştırıcının kulak hassasiyetine bağlı olsa da, tam olarak anlaşılmayan bir anlatı kısmı birden fazla defa olmak üzere ileri geri sarılarak tekrar dinlenebilir ve daha sağlıklı bir derleme çalışması yürütülebilir.
Optik metin tanımlama programları sayesinde, herhangi bir kitabı, makaleyi vs. kısa bir zaman zarfı içerisinde yine dijital ortama aktarabilmekte ve gerekli düzenlemeleri, iletmeleri kolayca yapabilmekteyiz. Teknolojinin geldiği son nokta olan “ses tanıma teknolojisi”nin sunduğu olanaklar neticesinde herhangi bir metin, bilgisayar aracılığıyla sanal bir seslendirici tarafından okutulabilmekte ve ses hâlinde bulunan bir konuşma metni de yazı hâline çevrilebilmektedir.
Bu konuda çeşitli bilgisayar donanımları ve bu donanımlara ait bin bir marifette yazılımlar kullanıma sunulmuştur. Eskiden, metrelerce uzunlukta ses bantları, akışkan görüntüler (videolar), mikrofilmler vs. hem taşınma bakımından zahmetli hem de kalite bakımından zayıftı. Şu anda teknolojinin vardığı son nokta olan CD, DVD ve HD-DVD hatta Blu-Ray adı verilen optik depolama ürünleri sayesinde, binlerce ses veya video kasetindeki veriyi tek bir medyaya aktarabilmekteyiz.
Son zamanlarda iyice yaygınlaşan taşınabilir bellekler aracılığıyla da, neredeyse bir kütüphane dolusu kitabı, yazılı ve görsel materyali cebimizde barındırabilmekte ve istediğimiz her yere götürebilmekteyiz. Tüm bunlar zamandan tasarrufun yanı sıra işgücünden tasarruf da sağlamaktadır.
Devasa Bir Bilgi Kaynağı ve İletişim Ortamı Olarak İnternet
Yazımızın başında da sözünü ettiğimiz “bilgi toplumu”nun oluşmasındaki en büyük unsur şüphesiz internettir. İstenilen bilgiye en kısa sürede ulaşım söz konusu olunca, internetin önemi daha da artmakta, bu ülkeler arası büyüklükteki inanılmaz “kütüphane”yi kullanmak kaçınılmaz hâle gelmektedir. Sürekli olarak kendisini yenileyen internet, barındırdığı birçok bilgi, inanılmaz iletişim olanaklarına ev sahipliği yapması ve etkileşim olanaklarıyla, ülke politikaları üzerinde de önemli bir paya sahip olmaya ve gündemin büyük bir bölümünü teşkil etmeye başlamıştır.
Google, yani dünyanın en kapsamlı bilgi arama motoru, hayatımızın içine o kadar girdi ki, dünyanın önde gelen büyük ansiklopedilerinde “Google” adında bir madde bile yer buldu. Ülkemizde de çoğu bilgisayarın açılış sayfası olan bu dev, Türkoloji araştırmacılarını aradığı birçok bilgiye ulaştıran bir yardımcı vazifesi görmeye başladı.
İnternetin insanlığa sunduğu olanakların tamamından bahsetmek neredeyse imkânsızdır; fakat genel olarak şunlardan bahsedebiliriz: İnternet üzerinde, özellikle kütüphanelerin veritabanlarına girilip makale, eser veya yazar taraması yaptırılabilir; son zamanlarda gündemin önemli bir bölümüne konu olan video paylaşım siteleri aracılığıyla başka ülkelerin yaşayış tarzları hakkında bilgi sahibi olunabilir; gündem, saniyesi saniyesine takip edilebilir. Tabii ki klasik mektubun yerini alan ve hayatımızın vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri hâline gelen elektronik mektuplardan (e-postalardan) bahsetmeye gerek bile yok.
Türk Dili Kurumu’nun ağ sayfasında yer alan ve birçok araştırmacının başucu kaynağı niteliğindeki “Güncel Türkçe Sözlük” ile “Yazım Kılavuzu”nun haricinde terim sözlükleri, kişi adları sözlüğü gibi pek çok yararlı kaynağa erişilebilmektedir. Ayrıca tartışma toplulukları aracılığıyla, Türkçeye gönül veren herkes konuyla ilgili görüşlerini belirtebilmekte ve çalışmaların seyrine yön verebilmektedir.
Üniversitelerin bünyesinde kurulan ve çeşitli faaliyetlerde bulunan araştırma merkezlerinin ağ sayfaları da birçok bilgi barındırmakta ve dergilerinde yayımlanan makalelerin bazılarını veya tamamını ziyaretçilerine sunmaktadır. Bu bakımdan, akademik içeriğe en kısa sürede ulaşma imkânı sağlayan bu sayfalarda büyük bir veritabanı oluşmaktadır.
Gazi Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin ağ sayfası da, Türk Dünyası’na ait birçok bilgiye sahiplik etmekte ve genişleyen içeriğiyle sorgulamalarda üst sıralarda yer almaktadır. Belli başlı Türk kavimlerine ait detaylı bilgilere, fotoğraflara ve örnek metinlere de ulaşılabilen ağ sayfasında Türkoloji ve Türkçe ile ilgili çeşitli bağlantılarla güncel duyurular da bulunmaktadır.
Ülkemizde Türkoloji ve Türk Dili ile ilgili en geniş içeriğe sahip olan Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nin ağ sayfası, alanlara göre kategoriler hâlinde yayımlanmış birçok makaleyi ihtiva etmesinin yanında eşsiz Atatürk sayfaları, geniş Türkoloji bilgileri ve veritabanları ile büyük bir boşluğu doldurmaktadır.
***
Görüldüğü gibi, sayısız konuda bize kapılarını açan günümüz teknolojisini kullanarak birçok ayrıcalıktan ve kolaylıktan faydalanabilmekteyiz. Bilgiyi elinde barındıranın güçlü olduğu bu “bilgi çağı”nda bilgiyi yönetmek için onu tam anlamıyla kavramak gerekmektedir. Bu kavrayışın yolu ise bahsedilen bu teknolojilerden geçmektedir.
KAYNAKÇA
AKALIN, Şükrü Halûk (1998), “İnternetteki Türkoloji Dünyası”, Türk Dili Dergisi, Ankara, S. 556.
ARTUN, Erman (2006), “Günümüz İnternet Ortamında Türkoloji Araştırma Merkezleri Web Sitelerinin Türk Kültürünün Tanıtımına Katkıları”, ÇÜTAM, Adana.
BRANDT, D. S. (1996), “Evaluating Information on the Internet”, Computers in Libraries, 16 (5): s. 44-46.
KAYA, Ceval (2002), “PC’de Dil Çalışmaları İçin Cibakaya 2.0”, Program Kullanma Kılavuzu, İstanbul.
KAYA, Ceval (2006), “Windows Altında Dil Çalışmaları İçin Ters Dizici 1.0”, Program Kullanma Kılavuzu, İstanbul.
YILMAZ, Bülent (2002), “Bilgi Toplum İlişkisi ve Türkiye”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, C. 19, S. 2, s. 101-114.
teknoloji ve tasarım dersinde çok işime yaradı bunu yazanlara çok teşekkür ediyorum.
çok güzel
Faydalı bir makale. İleride yeni teknolojilere göre daha da genişletilebilir bence de. Kaleminize sağlık.
Türk dili ve edebiyatı öğrencisi olarak çok faydalandım bu yazıdan. Bu yazı geliştitirilip kitap haline getirilebilir bence. Ellerinize sağlık.
Çok faydalı bir yazı, yalnız teknoloji her gün daha da ilerliyor. Yeni çıkan şeylerden de bahsetmek gerekli. Belki bu yazının içindekileri bundan 5 yıl sonra herkes biliyor olacak, ama ben sizin o zaman da yine güncel ve ilgi çekici yazılar yazacağınıza inanıyorum.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Faydalı bir makale, teşekkür ederim tüm Türkoloji camiası adına.